Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Evimde Olmayan Kütüphane

Resim
Ben ortaokul ve lise hayatım boyunca hep kütüphanelerden kitap aldım. Kitap alacak param yoktu. Lisedeyken Anadolu Gençlik Derneği’nin Gaziosmanpaşa şubesinde güzel bir kütüphane vardı. Şehit olmuş bir edebiyat öğretmeninin kütüphanesiydi. Oradan da çok kitap okudum. Bence belli başlı kütüphaneler varken evde kütüphane oluşturmaya gerek yok. Evet, bazı kitaplar var mesela kütüphanelerde bulamıyorsun. Bu tarz kitapları edinmek gerekiyor. Bazı kitaplar da başucu kitabı olabiliyor. Bunlar bir elin parmağını geçmez bence. Ama kitap bana huzur vermek yerine ağırlık veriyor. Alıp okurum diye kütüphaneme koyduğum kitaplar biriktikçe moralim bozuluyor. Bu yüzden şunu diyebilirim, kütüphaneleri seviyorum ama evimde değil.

Bize Yaşamak Düştü

Resim
  Geçen sene bu zamanlardı neredeyse. Evime dönmeden önce son kez yanında kalayım demiştim. Son gece aynı çatı altında uyuyup, sabah olunca beraber bir kahvaltı daha yapayım; sonra giderim yoluma. Küçüklüğümden beri her yaz böyle vedalaşırdık. Son bir kez ellerini öper, sarılır; artık olmam gereken yere dönmem gerekirdi. Daha çok kalmak isterdim yanında ama her zaman dönmemiz gereken bir yol vardı. Biten güzel şeyler ağır gelirdi bir de. Hiç bitmese, tekrar tekrar yaşansın isterdim. Sonra bir hastane odasında buldum kendimi. Odaya baktığımda, o günkü son kahvaltının üzerinden sanki yıllar geçmiş gibi gelmişti bana. En azından hâlâ bitmedi sanıyorum; buradan sonra, daha üzücü de olsa, en azından biraz daha yaşanacak güzel anlar var diye düşünüyorum ister istemez. Hep olduğumuz yerden farklı bir yerde… Eve dönüşümün son kahvaltı sofrasında değil de bu sefer bir hastane odasında oluyor o son veda. Geride kalan anılar, eski samimi duygular da sanki o hastane odasında bırakılıp gidiyor ...

Misafirin Gidişinin Ardından Boş Tabakları Toplarken Üzülmek

Resim
Size de oluyor mu bilmem. Kendimi bildim bileli giden misafirlerin ardından üzülürüm. Daha birkaç dakika önce yaptığımız o keyifli sohbetin bitmesi, herkesin kendi şahsi işlerine geri dönecek olması üzer beni. Gerçi herkes kendine dönecek ki sonra tekrar bu muhabbetin tadına varsın, diye düşünürüm. Ama işte bir yandan da o tatlı güzel muhabbet keşke biraz daha devam etseydi derim. Hele de o ortam belki uzun bir süre tekrar edemeyecekse. Öyle. Dün bir arkadaşım bize geldi. 25 yıllık dostum, kardeşim. Bir süredir sadece yaz aylarında görüşebiliyoruz. Yurtdışında görevli olarak çalışıyor. Bu sene son senesi. Seneye dönecek artık. Ama onun hep yanımda olmasını isterdim. Yanımda yöremde elimi uzatsam tutabileceğim yerde. Ama kendine bir hayat çizdi. Belli şeyler yaşadıktan sonra da bazı şeylerden geriye dönüş olmuyor. Seneye döndüğü zaman bile uzağımda olacakmış gibi bir his var içimde. O yüzden doya doya vakit geçiremiyoruz. Hep bir hüzün var içimde. "Gitmesi gerekiyor" diye hiss...

Hiçbir Şeyin Bir Daha Eskisi Gibi Olmayacağını Anlamak

Resim
Eskiden olan şeyleri tekrar gerçekleştiririm umudu beni hep ayakta tutan bir sevinçti. Anlık olarak yaşadığım gün içindeki heyecanlar: Ya bir daha yağmurun altında korkusuzca ıslanabilirsem.  Ya o maçı tekrar oynarsam.  Ya o cümleleri tekrar kurabilirsem.  Ya bir daha o odalarda o güzel anları yaşayabilirsem.  Saçma biliyorum ama. Bunları tekrar yaşayacağımı düşünüyorum halen. Bambaşka bir arzu var içimde. Evet o günler zordu. Tekrar yaşamak istemem. Ama o anlar var ya. O güzel anılar. Tekrar yaşayacağız bence.  Tekrar yaşayacağız da eskisi gibi olacak mı emin değilim. Yani bugüne bir etkisi olmayacak. Bir daha eskisi gibi olmayacak. Değerli olan şey bence; bu hisleri, bu anları yaşadım, artık şimdi yaşatma zamanı. Belki yaşatırken tekrar yaşarım. 

Baba Olmak

Resim
Mehmed Zahid özellikle belirtti ve istedi. Ama ben de istiyordum zaten. Yani tabii ki sadece o rica ettiği için de bir sürü yazı yazarım ben. Yeter ki rica etsin. Kitap da yazarım. Ama baba olmak öyle önemli ve güçlü bir şey ki bununla ilgili bir şeyler yazmamak benim gibi birine pek uymazdı. Merak etmeyin uzun etmeyeceğim. Kısa keseceğim. Öncelikle şöyle söyleyeyim. 16 yaşımdan beri falan baba olmak hakkında güçlü bir isteğim var. Bana hep sen iyi baba olursun, derler. Bunun sebebi o zamanlar beri istekli oluşum diye düşünüyorum. Kendimi bildim bileli çocuklar beni pek severler. Bunu bir övünç gibi söylemekten kaçınmak isterim. Bu belki bir huy. Ben de şu hayatta en çok çocuklarla vakit geçirmeyi sevdim. Bundandır kendi çocuğum olsa nasıl olur diye düşünürdüm hep. Allah bana bunu düşünmeye başladığım zamanlardan 22 yıl sonra 38 yaşımda baba olmayı nasip etti.  Aşk nedir bilir misiniz? İnsanın hani gözü başka bir şey görmez. Ben şu an yeniden aşık oldum. Gözüm ondan başkasını görmü...

Ne Yapacağım Bu kadar İnsanı? Vakıf mı Açsam Dernek mi Kursam?

Resim
Düşünüyorum düşünüyorum. İşin içinden çıkamıyorum. Etrafımda yakın ilgi kurduğum bu kadar insanı ne yapacağım. Yetişemiyorum. İhmal etmeden kimseyi kırmadan nasıl bunca insanı etrafımda tutacağım? Yanlış anlamayın. Mesela bir arkadaşım var. Yıllardır görüşmüyoruz, görüşemiyoruz. İstiyorum. Ama olmuyor. Ne yapacağım bunca hayatı?  Kimin hikâyesini hayatımın içinde oldurmaya çalışıyorum. Acaba hikâyesi ilgimizi çeken insanları mı etrafımızda var ediyoruz? Ya da kıskanmadığımız insanları mı? Ya da söz dinleyenleri mi? Gel deyince gelen git diyince gidenleri? Bütün kontrolün bende olması da iyi değil.  En sonunda bir vakıf bir dernek bir ofis açacağım. Herkesi orada bekleyeceğim. Gelenlerle ihtiyaçları-ihtiyacım niteliğinde ilgi kuracağım. Piknik istiyenle piknik, tatil istiyenle tatil, muhabbet istiyenle muhabbet. 

Futbol Mu? Ben Onu Çoktan Gömmüştüm

Resim
Bu ülkedeki futbol kavgalarını falan gördükçe tabirimi mazur görün lütfen ama bir tarafımla gülüyorum. Bu tarafımda taraftarlık yok ama. Zannediyorlar ki ben futbol sevmiyorum falan. Ya da herhangi bir takıma ya da herhangi bir şeye karşı tutkuyla bağlanamam falan. Ben? Tutkusuzluk? Hadi lan oradan. Ben çocuk yaşlarımda her hafta Türkiye Ligindeki maçları sonuçları atılan golleri dakikaları falan defterime yazardım. Hanginiz bu kadar tutkundunuz acaba futbola. Geçin bunları. Ben yıllar önce gömdüm Türkiye'deki futbolu. Hakem tartışmları sırasında hep kendisini haklı gören insanları görünce gömdüm. Transfer tartışmaları esnasında bir takımın efsanesi olarak görülen bir futbolcunun "ben aslında bu takımlıydım, doğuştan bu takımlıydım" filan diyerek rakip takıma transfer olanları görünce gömdüm. Transfer tartışmalarında yine bir takımın formasını giyip "başka takıma gitmem asla" diyerek o başka takıma satılan oyuncuları görünce gömdüm. Transferlere harcanan paralar...

Hasbünallahu Ve Ni'me'l-vekil

Resim
Olum Burak Karaman, bazen öyle yazılar yazıyorsun ki sanırsın dünyanın en iyi yazarını okuyorum. Çıtayı yükseltiyorsun. Sonra bir yazı yazıyorsun. Hiçbir bok anlamıyorum. Sonra da bir hasbünallah çekiyorum. Bu zikri sahabeler uydurmuş biliyor musun? Yani demişler ki bizim için en güzel vekil Allahtır. Ondan daha iyi vekil yoktur. Yalan mı? Sonra bu zikir Allah'ın hoşuna gidiyor. Ulan ne güzel olay he. Allahın hoşuna giden hareket yapmak. sonra da Allah onların bu zikrini resmileştiriyor. Biz de zikir olarak söylüyoruz ki kalbimize işlesin.  Burak, olum, baktın yazı yazamıyorsun. Benim gibi yap. Kendi kendine konuş. Vallahi güzel oluyor. Hem zaten ben demiştim, kendi kendine konuşana şair derler diye. 

B12 İlacını İçmeyi Unutmak

Resim
 B12 vitamin eksikliği unutkanlık yapıyor diyor doktorlar falanlar. Bende de şimdi B12 düşük çıktı. İlaç verdiler. Ama ilacı içmeyi unuttum. Şimdi ben n'apıcam?

Bir Roman Yazsam Hayatım Olur

Resim
 Evet, evet, olur. Ama bir yazsam ah bir yazsam.