Kayıtlar

Nisan, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ramazan Günlükleri 28-29: Ramazan, Süleymaniye ve Vezneciler

Ne zamandır gitmemiştim Vezneciler’e. Evvelden benim için çok büyük bir alışkanlıktı. Oturduğum evimin ordan en çok geçen otobüs Vezneciler otobüsü. Tabii bir de Eminönü. Evvelden bir de Beyazıt otobüsü vardı. Hâlâ var herhalde. Eğer trafikte vakit geçsin istiyorsak Beyazıt otobüsüne binerdik. Ama kalabalık olduğumuzda. Eğer tek başınaysam en hızlı otobüs hangisiyse ona. Çünkü amaç arkadaşlarla olabildiğince vakit geçirebilmek. Çünkü İstanbul normal bir şehir değil. Gece belli bir saatten sonra toplu taşıma aracı bulmak imkânsız hale geliyor. Bu yüzden birlikte geçirilecek vakti çoğaltmak için belli bir yerde buluşulup aynı otobüse binmek çok mantıklı.  Ben artık Silivri’de ikamet ettiğim için İstanbul’un içlerine geldiğimde geri dönüşümü de hesaplamam gerekiyor. Süleymaniye’de iftar yapmak için plan yaptığımızda saat 10’a kadar ancak 2 saatlik bir zaman dilimi kalacaktı. Bu yüzden arkadaşlarla Şehitlik’te buluşup beraber otobüse binerek Vezneciler’e geldik. Oradan da Süleyman...

Kes - Kerkenez

Resim
 Kes filmini hep görüyordum acaba belgesel mi diye düşünüyordum. Fotoğrafta bir çocuk eldivenin üstünde bir kuş vardı, neyse diyordum kendi kendime sonra izliyorum çoğu filme de öyle yaklaşıyorum sonra izlerim, sonra izlerim, zaten baya bir filmi de yarım bırakmışlığım vardır. Kes filmini yarım bırakmadım ama hatta yarım bırakamadım içimden bu filmi bitirmeyelim diyorum, e öylede yaptım bitirdim o yüzden şu an bu satırları yazıyorum bu film bana yazmalısın dedirtti, e öylede yapıyorum. Beni duygulandıran birkaç sahne var onları yazmak istiyorum. Çocuğun kuşu yakalamak istemesi benim bir anımı hatırlattı.  Yıllar yıllar önceydi yayladaydım uzakta uçan bir kuş görmüştüm, büyüktü ama öyle küçük kuşlardan değildi belki o da beni görmüştü kim bilir. Uzakta yere çömelip izlemeye koyuldum sadece izliyordum. Kuş havada bir tur atıp ağaca kondu, bende heyecanlanıp ileri doğru koştum ve yere uzandım öylece bekledim kuşu izlemeye koyuldum. Bir süre sonra izlemeyi bıraktım. Kuş yine orala...

Ramazan Günlükleri 25-26-27: Odak Noktası Bulma Çabaları

Birden bire aklına gelen o şey var ya. Hani hiç unutamadığın o an. Eline fırsat geçse geri dönmek için varını yoğunu harcayacağın o an. İşte bütün odağımla oraya odaklanmak istiyorum. Varımı yoğumu tüm ömrümü orayı düşünerek geçirmek. Ama bu istekten beni bir şey uyandırıyor sadece; Ramazan. Oruç beni içinde bulunduğum zamana üye yapıyor.  Aşık olmak odaklanmaktır. Olmamak da. Bir şeye çok bakarsan o olmaya başlarsın. Oruç diye bir şey varsa hayatında tek odak noktası bulursun kendine. Dağılırsın. Hiçbir şeye yönelemez, sadece ona yönelirsin. O yüzden; haydi Ramazan gitmeden, odaklan: Lailaheillallah!

Gibi

Resim
 Gibi dizisi bence tam günümüzün dizi diye yorumluyorum. Hele hele üst başlarına bayıldım. Retro giysileri oldum olası sevmişimdir. Evleri de bir o kadar güzel. Espriler bir o kadar güzel. Oyunculuklar da samimi. Daha bitirmedim hepsini ama şimdiden daha çok ısınmaya başladım diziye. Umarım hemen bitmez ve devam eder. 

Ramazan Günlükleri 24: Dur Daha Yeni Gelmiştin!

Otur iki dakika da halimi anlatayım sana. Kolay gelmedim bu günlere. Ne yaşadıysam sen eşlik ettin bana. En güzel vakitlerimde sen vardın. Ne zaman sen girsen hayatıma, en güzel insanları topladım yanıma. Senin gelişini bir fırsat bilerek. Evet, evet sen bir fırsatsın benim için. Nasıl ki yaşanmış günlerin güzelliğiysen yaşanacak günlerin de umudusun.  24 olmuşsun çoktan. Oysa ki daha yeni gelmiştin. Daha katılacağım birçok kalabalık iftarda daha yanımda olacaktın. Olmadı, yetmedi herkesi görmem için 30 günlük ömrün. 6 günün daha var. Ama şimdiden başladım üzülmeye ben. Biraz daha kalsan olmaz mı?

Ramazan Günlükleri 22-23: Mavi Marmara İftarı

Resim
Dün akşam eşim ve kayınpederimin Mavi Marmara gazisi olmasından dolayı İhh’da düzenlenen Mavi Marmara iftarına katıldım. İftarda Bülent Yıldırım da bir konuşma yaptı. İftar için salona girdiğimde ve Bülent Yıldırım konuşma yaparken şunu fark ettim: Bir avuç insan vardı salonda. Bir avuç. Tabii ki İstanbul dışında olanlar ya da iftara katılmak için müsait olmayanlar da vardı. Haydi bunlar da yapsın yapsın birkaç avuç. Ne kadar da azız. Bunu şikayet etmek ya da olumsuz bir şeyi dile getirmek için söylemiyorum. Bu kadar az insanın ne kadar da büyük işler yapabileceğini göstermek için söylüyorum. Bülent Yıldırım konuşmasında bir şeyden bahsetti. “Erbakan Hoca Mavi Marmara’nın yola çıkması için benden rica ettiğinde…” dedi. Mavi Marmara’nın Erbakan Hoca’nın emri olduğunu söyledi. Necmeddin Erbakan ne kadar büyük bir adam. Tek başına bir insanın neler yapabileceğini gösteren bir Müslüman. Elhamdülillah. Keşke 12 yıl önce yola çıkmış ve gündemi aylarca yıllarca meşgul etmiş Mavi Marmara’n...

Ramazan Günlükleri 21: İtikaf

Resim
Nasıl ki Ramazan ayı bir yıllık ömrümüzde girdiğimiz sıkı bir aylık irade kampıysa itikaf da o otuz günlük sürecin on günlük çok daha sıkı bir formudur. İnsanın senede bir defa da olsa sıkı bir amel maratonuna ihtiyacı oluyor. Dünyadan el etek çekip sadece zikir, kuran gibi amellerle meşgul olduğu bir dönem. Tabii bunun hayatımızın tümüne yayılması da çok sağlıklı değil. Ama nasıl ki insanın kan dökme ihtiyacı kurban keserek karşılanıyorsa, dünya işlerini bir tarafa bırakıp tamamen zikirle meşgul olması da itikafla gerçekleşiyor. İtikaf işte böyle bir ibadettir. Yaşım ilerledikçe böyle bir şeye nasıl da ihtiyacım olduğunu daha iyi görüyorum. On gün boyunca insanlardan ve dünyadan uzaklaşıp kendime gelmek. Keşke böyle bir imkânım olabilseydi.  

Ramazan Günlükleri 20: Ramazan’ın Ortası Biterken

2022 Ramazan’ının üçte ikisini geride bıraktık. Artık son dönemece girdik. İçindeyken zor geliyor ama şu anda Ramazan ayında olmasa bu telaş olmayacaktı. Ve gündemimizi belirleyen baskın bir rahmet ayı olmayınca da boş gündemlerle vakit geçirecektik. Demek ki bu telaşın verdiği mutluluğun bir de bedeli var. O bedel de kendimizden bir şeyler vermemiz. Olsun. Kendimi Ramazan’dan sonraya da hazırlamak istiyorum. Boş gündemimi temizlemek ve hayırlı işle dolu bir gündemle bir diğer Ramazan’a kadar vaktimi geçirmek niyetindeyim. Allah yar ve yardımcımız olsun. 

Ramazan Günlükleri 19: Geleceğe Dönüş

  Geleceğe Dönüş filminde bahsi geçen gelecek aslında Marty ve Doktorun olması gerektiği zamandır. Yani kendi zamanları. Zamanda geri gittikleri ve sonra kendi geleceklerinin genel akışıyla ilgili zararlar meydana getiren zincirleme reaksiyona sebep oldukları için kendi zamanlarına dönmek onların en temel hedefi olur. Ve kendi zamanları onlara göre gelecekte kaldığı için geleceğe dönmek gibi fantastik bir eylem oraya çıkar.  Gelecek bizler için belki geri dönmemiz gereken bir zaman dilimi değil. Ama kurduğumuz ve yazmak için kontrolün henüz elimizden çıkmadığı bir zaman dilimi.  Bense daha çok geçmişle ilgileniyorum. Geçmişi elimde tutuyorum. Akıp gitmiş olsa da katılaşmış bir halde değil. Aktığı yerdeki formunu ben belirleyebiliyorum. Gelecek benim için geçmiş haline geldikçe yani zaman geçtikçe geçmiş daha anlamlı hale geliyor. Kötü zannetiğim birçok şeyde güzel şeyler görüyorum. Ve geçmişin anlamı değiştiği için geleceği o formun içinde dokumaya başlıyorum.  Nered...

Ramazan

   Ekmek Teknesine başladım, istikrarlı gidemiyorum tabii, olabildiğince izlemeye çalışıyorum. Ramazanda başladım. İlk kısımlarda Ramazan bölümü vardı. Heh dedim şimdi oldu daha bir keyiflenmeye başladım. Ekmek Teknesine başlama sebebim ise o mahalle kültürünü görmek istemek. Samimiyet, mutluluk, içtenlik bunları görmek beni mutlu ediyor. Başka bir konu ise, Ramazanda İnsanları incitmek çocukları dövmek neyden bahsettiğimi az çok tahmin etmişsinizdir. Kudüs de yapılan zulüm. Karman çorman oldu tabii birden ekmek teknesinden kudüse geldi mevzu ama mevzu hep buydu. Orada yapılan Müslüman kardeşlerimize yapılan zulümdür. Zulüm ebedi olamaz, kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır.

Ramazan Günlükleri 18: Bahar Gelmeden Kışa Dönmek

Birkaç gündür hava kötüledi. Evde doğalgaz yakmaya başladık. Nisan ayının ortasında olur böyle şeyler. Önümüz bahar olduğu için çok da aldırmıyorum. Babam kışı pek sevmez. Yaz insanıdır.  Dünkü görüşmemizde artık yaz geldi diyor. Onun psikolojisi de her ne kadar hava kötülese de kendisini yazdan dolayı onarmış durumda.  Oruç tutarken terlemiyor olmak uzun zamandır özlediğim bir şeydi. Tabii oruçluyken havanın soğuk olması da. Bu da beni onarıyor.  Mevsimlerin insanlara yaptığı fenalıklar diye bir şiiri var İsmet Özel’in. Bende mevsim denilen üftâdelerin yardığı yer apaçık  Esebilsin sevgililer diyerek cân içre dünden hazırım  Korkarım kalmazsa sevişmekten bir yangılı yer ya da sıyrık Ömrüm fenâlıklara kayıp ağulanmazsa ben ne yaparım Benim için bahar çoktan geldi bile, babam geldi deyince.

Ramazan Günlükleri 15-16-17: Ramazan Günlüklerim Hakkında

Bu sene Ramazan ayında günlük yazmaya karar verdiğimde Ramazan ayının benim için ne kadar önemli ve değerli olduğu hususunu dile getirmek istemiştim. Hayatımda şu ana kadar gördüğüm 30’a yakın Ramazan’da yaşadıklarım özellikle ânların değeri hakkında üzerimde bıraktığı hissiyattan hareketle kendimi Ramazan’ın telaşına teslim etmek istedim. İslâm inancının temeli tevhiddir. Yani Allah’tan başka ilah olmadığına inanmak. Allah’tan başka ilahın olmaması demek Allah ne derse o olur demektir. Birkaç dakika önce önünde sofrada duran yemeği o izin vermeden yememektir. Mesele tabii ki açlık, tokluk değil kimin ne zaman yemek yiyeceğine karar verenin Allah olduğunu kabul etmektir. Oruç budur. Bu arada tek yazıyla iki gündür yazmadığım yazıların açığını kapatmaya çalıştığımı fark etmişsinizdir. Zaten bir gün geriden geliyordum. Ama böyle bir şey yaparak günleri yakalamak istedim. Şimdilik böyle gidelim bakalım.

Çocuk

 Sokakta ki bir çocuk, çocuk ama gökyüzüne baka baka yürüyen bir çocuk. Ceplerinde gümüşler veya gümüş, bilmiyoruz ceplerine bakamıyoruz gökyüzüne baka baka yürüyen çocuğun ceplerine. Niye ceplerinde gümüşler veya gümüş var? Neden gökyüzüne bakıyor bu çocuk? Neden çocuk?

Ramazan Günlükleri 14: Vakit Geçirme Yöntemleri

Resim
Vakit geçirmek sizce ne kadar doğrudur? Vakit geçirmek için asıl yapılması gereken işler dururken başka işlerle meşgul olmak? Özellikle uzun gündüzlerin olduğu zamanlarda oruç tutmak insanı yoruyor evet. Ama mesela sahurdan sonra 8-9-10 hatta 11-12 saat uyumak ne kadar doğru? Orucu uykuya tutturmak meselesine girmeyeceğim burada. Oruç tutarken bu kadar uyuyan biri bence orucun tam olarak ne olduğunu tam anlamamıştır orası ayrı bir mesele ama zaten normal zamanda da bu kadar uyuyacak vakti insan nasıl bulabilir ki? Düşünüyorum da yapacağım o kadar iş var ki vakit yetmiyor bana. Uykumu bölüp birçok işi yapabilir duruma geliyorum. Elimdeki en güçlü koz da bu. 1 saat daha az uyurum ve şu yazıyı yazarım, şu kitabı okurum. Vakit geçirme yöntemlerinin hepsinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Vakit, geçip gitmesi gereken bir şey mi? Yoksa Allah’ın insana verdiği bir sermaye mi? Bol bulduk saçıyoruz.

Ramazan Günlükleri 13: Çağrı Filmini İzlemek

Resim
Çok değil. 15-20 sene önce Ramazan girdiğinde Çağrı filmi 30 güne bölünüp her akşam bir dizi halinde verilirdi televizyonda. Hatta yanlış hatırlamıyorsam son akşam da film baştan sonra tamamen verilirdi. Özellikle Türkiye’deki medyanın İslâm’a yaklaşımı tamamen bundan ibaretti. Öyle veya böyle Hz. Peygamberin hayatını anlatan bu filmi Kanal D veya Show Tv gibi kanallarda izlemek gerçekten çok büyük bir olaydı. Çünkü bu kanallar yılbaşı akşamları dansöz gösterme yarışına girerler, hatta çok daha ileri giderek bırakın bir Müslümanı, herhangi bir insanın bile ahlak sınırlarını zorlayacak cinsten filmlere yer verirlerdi. Ama işte Ramazan akşamları Çağrı filmini vermek de o kanallar için bir Ramazan ritüeli haline gelmişti. Sanki Çağrı’yı izlemek bir ibadetti. İşin garibi o zamanlar anlamadıkları birçok İslâmî hayat kuralına halen de anlam veremiyorlar. Evet Türkiye’deki medya el değiştirdi. Birçok açıdan en azından ezan nasıl okunur, “bismillahirrahmanirrahim” nasıl telaffuz edilir biliy...

Ramazan Günlükleri 12: Ramazan Programları

Resim
Bir ara gerçekten çok fazlaydı. Hemen hemen her kanalda vardı. İftar saati ayrı sahur saati ayrı. O kadar alışmıştım ki. Sanki bir Ramazan rutini haline geldi benim için. Akşam televizyonda Serdar Tuncer’i ya da Bekir Develi’yi görmeden oruç tuttuğumu hissedemiyordum. İftar vakti yaklaşırken elimin kumandaya gitmesi de bu refleksten kaynaklanıyor. Ama bu ara epey azalmış gibi. Trt-1’de var. Sanırım Serdar Tuncer orada. Tvnet’inki güzel. Kanal 7 yine her zamanki gibi seyircilerden gelen saçma sorulara Hocaefendinin gayet babacan cevaplarıyla devam ediyor. Yüzyıl geçse de bu programlar olacak bence. Bunların ana sebebi iftar yaklaşırken vakti geçirmek için yapılan şeyler. Vakit geçmiyor çünkü. Ramazan’da vakit geçirme rutini.

Ramazan Günlükleri 11: Ramazan’a Alışmak

Bu kadar gün geçti. Artık alıştık. İçselleştirdik. Ramazan sanki hep hayatımızda. Her gün oruçluyuz. Bütün rutinimiz Ramazan’a ayarlı. Herkes sakin. Herkes ağır. Ne kadar da güzel. Keşke hep böyle olsa. Hep Ramazan telaşı olsa.

Ramazan Günlükleri 10: Üçte Birini Bitirdik Bile

Resim
Başlayan her şeyin bir sonu vardır. Bir şey başladı mı aynı zamanda biteceği de kesinleşmiştir. Ramazan, sayılı gün. Nasıl da geçti gitti on gün. Çok çabuk. Yaşarken çok yavaşmış gibi geliyor. Ama geçip gittiğinde çabuk gibi. Teoman’ın böyle bir şarkısı vardı. Vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor diye. Gerçekten öyle. Arnavut göçmenlerinden duydum. Ramazan başlar başlamaz “Bitti Mübarek” derler. Bir an önce bitmesini istedikleri için mi, yoksa yukarıda yazdığım şeylerin bir ifadesi olarak mı söylerler bilmiyorum. Ama 2022 Ramazan’ı tamamen bitmiş olmasa da henüz, on günü bitti.  

Ramazan Günlükleri 9: Aileyle İftar

Resim
Önceden Ramazan’da öyle yoğun olurdum ki ailemden bol fırça yerdim. Onlarla doğru dürüst iftar yapamazdım. Haftada 1-2 kez ancak. Ama tabii bu sitemlerinde oldukça haklıydılar. Aileyle geçirilen her vakit ayrı bir hazine zaten. Hele de beraber iftar etmek bambaşka. Tabii her gece sahurda evdeydim. Onlarla beraber iftarı beklerken Kuran okumak, iftar vakti yaklaşırken mutfaktan gelen seslerle hareketlenmek. İftara 5- 10 dakika kala sofrada dua etmeye başlamak. Babam çay içmeyi çok sever. İftarı yapar yapmaz hatta namazı kılmadan önce bir bardak çayını içer muhakkak. Evlendikten sonra artık 1-2 defa iftar etme şansımız oluyor. Bu Ramazan’da iftar ederken babam iftardan sonra değil, iftar sırasında çay içmeye başladı. Vallahi şaşırdım. Düşünün bir yanda lahmacunu ısırıyor bir yandan da çayını içiyor. Çay sevdasını bambaşka bir boyuta taşımış. Vallahi helal olsun. Ne demiş Michael Corleone, family always comes first.  

Ramazan Günlükleri 8: Ramazan’da Topkapı Sarayı

Resim
35 yıllık bir İstanbullu olarak Topkapı Sarayı’na çok defa gittiğimi söyleyebilirim. Ancak Harem dairesine bugüne kadar hiç girmemiştim. Bugün Ramazan’ı da bir fırsat bilerek yine Topkapı Sarayı’na gittim. Ama bu sefer Harem dairesine de girdim. Neden bugüne kadar girmedim dedim kendime. Gerçekten hayran kaldım. Bambaşka bir mahalle var Harem’de. Girdiğimiz her odada hayret ve hayranlık karışımı duyguyla gezdik. Oruçlu olduğumuzu unutturdu bize. Bu yapıların bugüne kadar gelmiş olması ayrı bir mesele. Ama bu mimarinin İstanbul’un ortasında durmasına rağmen bu mimari usulünü terketmemiz bambaşka bir mesele.  Özellikle Ramazan’da olmamız dolayısıyla orada Ramazan’ı yaşadığımı düşündüm. Herkesin gündeminin Ramazan olması ve o heyecanla Harem’de bir ağa olduğumu hayal ettim. Gerçekten güzel bir deneyimdi.  Muhakkak gitmenizi tavsiye ederim. 

Ramazan Günlükleri 7: Yedi İklim, Üsküdar, Ramazan, İftar, Kükürt Dergi

Resim
Dünyanın en güzel şehri benim için İstanbul’dur. İstanbul deyince aklıma iki yer gelir. Eyüpsultan ve Üsküdar. Eyüpsultan benim için evdir, memlekettir. Üsküdar deyince aklıma Yedi İklim gelir. Yedi İklim dergisi ve Ramazanın ilk cumasında gerçekleşen iftar. 2014’ten bu yana katılıyorum bu iftarlara. Tabii malum 2 senedir düzenlenmiyordu. Bu seneki iftarın şöyle bir özelliği de vardı. Yedi İklim dergisi artık Üsküdar’ın merkezinde Mihrimah Sultan Camii’nin yanıbaşındaki sokakta bir binaya taşındı. Yedi İklim dergisi hem bir kütüphane hem bir toplanma merkezi hem de yazarların kitaplarını bastığı bir yayıneviydi. Şimdi artık kafe olarak da hizmete açıldı. Oldukça güzel bir mekân olmuş. Açılışa katılmıştım zaten ama kalabalıktan ve yerin biraz darlığından dolayı vakit geçirme şansını bulamamıştım. Bu sefer iftara 1 saat kala iş çıkışı yeni mekânda daha fazla vakit geçirdim. İftardan sonra da çay ve sohbet eşliğinde Yedi İklim dergisini ve geleceğini konuştuk. Esas değineceğim mesele be...

Ramazan Günlükleri 6: Ramazan’da Cuma Namazı

Resim
Oruca alışıyorum derken bugün ilk cuma namazında uyku beni ele geçirdi. Öğlen arasında erkenden cuma için camiye gittim. Telefonumdan Kuran okumaya başladım. Bir yandan da yeni yeni vaaza başlayan imam efendiyi dinliyorum. Fakat bir zaman sonra gözlerim iyice kapanmaya başladı. Uyumamak için sağa sola sallanıyorum, başımı kaşıyorum, yok. Bir türlü açamıyorum uykumu. Şu an bu yazıyı yazarken hâlâ o uykunun etkisindeyim ama uykum açıldı tabii. Ezana doğru son dakikaları zor ettim. Gözlerim kapanmış kendimi kaybetmişim. Yanımdaki amcanın beni dürtmesiyle uyandım. İlk sünneti kılmak için herkes ayağa kalkmıştı bile. Amcalar iyi ki varlar.  Sünneti kıldıktan sonra saate baktım 13:30. Sabah işe geldiğimde saat 8’di. 5buçuk saat geçmiş. Bi 5buçuk saat daha geçse saat 7 oluyor. Halen iftar vakti gelmemiş olacak. Onu düşününce enerjim daha da düştü. Ama namazdan sonra işe geldim. Vakit öyle güzel geçti ki çalışırken. Çalışmak iyi ki var.

Ramazan Günlükleri 5: Ramazan ve Mont

Resim
Baharda hiç doğru montu tutturamıyorum. Sabahları çıkarken hava durumuna bakmama rağmen. Ya üşüyorum. Ya da çok üşüyorum.  Ramazan ayı malum, iftar vakti yaklaştıkça kanım yavaşlıyor. İyice halsizleşiyorum. Ve baya üşümeye başlıyorum. Mont seçimi yapmak gibi lükslerim yok tabii ki. Erkek adam kış gelince en kalın montunu giyer. Sonrasında bahar gelince de ince baharlık montunu… Ama işte ben buna erkek adamlık değil üşengeçlik diyorum. Bugün mesela dışarda iftar açacağım. Ve hava yağmurlu. Dışarda iftar etmek için de gün seçimim harika gerçekten. Her neyse.  Ramazanın bu gibi ince şeyleri düşündürtmesi mucizevi bir şey. En ince hesapları yapmak Müslümanca bir tavır çünkü. Müslüman insan hesabını yapan adamdır. Oruç da bu hesapta yatırım yapılacak en kârlı koinlerden. Tavsiyedir. Mont ve kan dolaşımı önemli. 

Ramazan Günlükleri 4: Orucu Hissetmek

Resim
Günler geçmeye başladıkça oruca alışıyorum. Alışmak ibadeti basitleştirir mi acaba diye düşünüyorum. Çünkü alıştığımız her şey bize kolay gelmeye başlar. Ama oruç biraz da insanı zorlamalı değil mi? Hayatımın her safhasında tedricen orucun zorlaştığını gördüm. Küçüklüğümde oruç kış aylarına denk gelirdi. Okuldayken orucumuzu suyla açar, koşa koşa eve gelir iftarımızı yapardık. Sonra yıllar geçtikçe büyüdüm. Ve ben büyüdükçe de oruç da zorlaştı. Ama insan işte. Her şeye alışmaya eğilimliyiz. En uzun günlerdeki oruçlara bile bir zaman sonra alıştım. Orucu hissetmek bu şekilde oluyormuş demek ki. Yazın sıcağında susuz ve güneşin altında çalışarak. Hep en zorlu şartları kendimiz yaşıyormuşuz zannederiz. Fırına pide almaya gittiğimizde bir de tüm gün o fırının önünde durmak zorunda olan ustaları düşününce halimize şükrederiz. Her halükarda bizden iyiler de kötüler de var. Oruç bana biraz da bunu düşündürtüyor.

Ramazan Günlükleri 3: Ramazan Telaşı

Resim
En sevdiğim şeylerden biridir Ramazan telaşı. İnsanı yavaşlatan, etrafımıza daha iyi bakmamızı sağlayan oruçla beraber insan birçok kusuru görmezden gelir. Bir an önce eve varma isteği içinde insanların koşturması çok hoşuma gider. İşten çıkıp yaşadığım mahalleme geldiğimde evlerden gelen yemek kokuları, mahalle fırınından gelen buram buram pide kokusu, yüzü gülen mahalle esnafı ve orucun henüz farkında olmayan ama Ramazanın atmosferiyle sevinç içinde oynaşan küçük çocuklar… Hepsi insana hep aynı şeyi hatırlatır: Allah rızası. Sanki bütün mahalle tek yürek olmuş ve tek amaç için yaşamaktadır. İftara kadar vakit böyle geçer. İftardan sonra çaylar da içildikten sonra teravih için dışarı çıkılır. Sokaklar teravihe giden insanlarla doludur. Kimisi teravihten sonra da dolaşmaya devam eder. Teravih boyunca mahallede duyulan salavat-ı şerifeler insana huzur ve coşku verir. Sahura kadar insanların coşkusu bu yönde devam eder. Evlerine çekilen insanlardaki hareketlilik bitmez. Sahurda evler...

Soğukta Abdest Almak Nasip İşidir

Resim
        Yedi yaşlarında ya varım ya yokum. Şehzadebaşı Camii diye hatırladığım camide teravih namazını kılacağız. Amcam ve bir de ismini, yüzünü hatırlayamadığım kuzenimle. Varlığından eminim ama kimliğinden şüphem var. Belki de amcamın çok yakın bir tanıdığı.       Hava soğuk olmalı. Hangi mevsime denk geldi kim bilir. Şimdi saymaya kalksam onca yıl. Her bir yılı düşünürken silik silik yüzler. Silik silik anlar. Aklımda yer eden bu anıda net olarak hatırladığım dışarıda abdest alırken donmamız. Donduğumu ve o şüpheli şahsın "bu soğukta abdest almak herkese nasip olmaz.", deyip bir dal sigara yakışını hatırlıyorum.      Bu soğukta abdest almak, tam da bu soğukta abdest almak isteyen herkese nasip olabilir. Bu nasıl söz böyle? Sanki bir güç beni getirdi de burada abdest almaya zorladı. Ben geldim oturdum. Ayakkabımı, çorabımı çıkardım. Kollarımı çevreledim. Abdestimi aldım. Titrek dişlerimi zapt ederken bir yandan da çorap giyme...

Ramazan Günlükleri 2: Ramazan’da Çalışmak

Resim
2012 Ramazanından bu yana düzenli olmasa da çalışan biriyim. Son 5 yıldır da aralıksız çalışıyorum. Çocukluğumda Ramazan kış aylarına denk gelmişti. Babam anlatırdı. Yaz aylarında oruç tutmanın nasıl da zor olduğunu. Özellikle susuzluğun insanı nasıl da zorladığını. 2009 yılında Ramazan 1 Eylül’de başlamıştı. O tarihten itibaren 12 sene yaz aylarında oruç tuttuk. Bu 12 sene hayatımın en önemli yıllarıydı. Birçok şeye bu 12 yıl içerisinde karar verdim. Geleceğimi bu yıllarda çizdim. 2009 yılında 22 yaşındaydım şu anda 35 yaşındayım. Üniversiteyi bitirdim, bir dolu işe girdim çıktım, memur oldum, evlendim. Bir sürü insan tanıdım. Ama özellikle Ramazan ayları hayatımın en güzel zamanlarıydı. Ramazanın ne demek olduğunu bu yıllarda anladım. Vaktin kıymetini. Çalışmanın zorluğunu. Ama çalışırken oruç tutmanın beni çok zorlayacağını düşünürdüm. Ama tahmin ettiğim kadar zorlanmadım. Uzun ve sıcak yaz günlerinde susuzluk her ne kadar zorlasa da Allah’ın da yardımıyla o zor günleri atlattık. ...

Ramazan Günlükleri 1: Ramazan Güzelse Hâlâ

Resim
Son iki yıldır koronadan dolayı Ramazan’ı evlerimizde geçirdik. Akşamları ve haftasonları sokağa çıkma yasağı vardı. Bu sene çok şükür ki böyle bir durum yok. Amma da unutkanız değil mi? Sanki çok eskide kalmış gibi unuttuk gitti. Halbuki şu anki içinde bulunduğumuz şartlar bizim için ne büyük zenginlikmiş. Sevdiklerimizle bol bol vakit geçirebilme şansımız var. İftarlar düzenleyip birlikte oruç ibadetini yerine getirmenin verdiği hazzı hiçbir şeye değişmem. Hatırlarım, otuz günlük Ramazan’ın yarısından çoğunda dışarda arkadaşlarımla iftarda olurdum. Bu sene bu şansı yeniden elde ettim. Bu benim için çok büyük bir mutluluk. Diyeceksiniz ki korona dönemindeki iki Ramazan’da tat almadın mı? Aldım elbette. Ramazan her zaman güzeldir. Ramazan’ın güzelliği bizimle ilgili değil. Ramazan bütün senenin bir şarj dönemi adeta. Gün içindeki şarjımız namaz ise bütün bir seneyi yenilemenin yolu da oruç. Ve topyekun bir şekilde gerçekleştiriliyor olması. Biliyorsunuz ki şu an dünyanın her yerinde ...