Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

24'lük İtina

Resim
       Yaşam biraz kimya, hayat da fizikten ibaret. Periyodik tabloda üç beş elementin birbiriyle kaynaşmasından meydana gelen fiziksel yasalar.       Dünyanın dönmesi, yuvarlak oluşu beni ne ilgilendirir? Bana mutluluğun, huzurun matematiği lazım. Kim bu mutlu insanlar? Nasıl başardılar? Bu sorulara cevap verebilirsem mutlu olabilir miyim? Soru, soru, soru... Sürekli sorular sorarak mutlu olabileceğimi sanıyorum. Bana sorarsanız, değiştiremeyeceği şeyleri unutan insan mutludur. Kendisine yanlış gelenlere sesini çıkarmayan insan muhafazakardır. Değiştiremeyeceği şeyleri unutup, hatırladıklarını görmezden gelen insanlar... Niçe, gel de üst insan gör!        Fenerbahçe'nin maç kaybetmesi, yönetimin saçma kararları beni neden uykumdan edecek kadar güçlü? Neden ülke gündeminde değiştiremeyeceğim şeyler hakkında kafa yormak zorunda hissediyorum? Tedavi edilmesi gereken bir takıntılık bu.       İçimizdeki bo...

Sonsuz Sessizlikte Kaybolan Renkler

Resim
Sessizliği ile yaşananları haykıran çocuklara ve gürültülü yaşamda zulme sessiz kalanlara küsen Hanzalaya.      Bir zamanlar, taş duvarlarla çevrili küçük bir kasabada, kışın soğuk günlerinde kırmızı paltosuyla dolaşan bir kız vardı. Bu kız, kasabanın en renkli karakterlerinden biriydi. Her gün, dar sokaklarda dolaşırken, paltosunun parlak kırmızısı karanlık kış günlerinde bile sıcaklık ve canlılık getirirdi. Gözlerinde hep bir umut ışığı vardı; ne zaman kasabanın ortasındaki parka gitse, orada oyun oynayan çocukların arasına karışır, neşeli kahkahalarıyla herkesi gülümsetirdi.      Kırmızı paltolu kız, çevresinde gören herkese umut ve mutluluk dağıtırdı. Onun varlığı, kasabanın soğuk havasını bile ısıtırdı. Yolların karla kaplandığı günlerde bile, onun adımları iz bırakır, bu izler çocukların hayallerine açılan yollar gibi uzanırdı. Herkes, kızın ne kadar cesur ve kararlı olduğunu konuşurdu; çünkü o, fırtınalara rağmen her gün aynı güzergâhı takip ederdi. ...

Koooooooooperatif

Resim
Biri bizi hem berber hem muhtar olanlardan korusun. Çok akıl çelici olabiliyorlar. Önündeki koltuğa geçtiğinde kalınan çaresizlikten herhalde, temeli olmayan fikirlerini sana empoze etmeye başlıyorlar. Gençlik ve orta yaş aralığında “olmayan fikirleriyle” etkileyemeseler de, yaşın kemale ermesi dediğimiz 50–55 aralığı yaşlarda etkilenmeye başlıyorsun. 55 yaşında emekli olmuş ve gününün çoğunu boş geçiriyorsun. Berbere artık sadece saç kestirmeye değil, çay muhabbetine de gidiyorsun. Eski mahallelerde genellikle seninle birlikte emekli olmuş birkaç tane yaştaşı olur her insanın, beraber mahallede volta atmaya çıktığın. Tam bu yürüyüşler sırasında bir ömür hiç tatil yapmadığın aklına gelir. Hayat meşgalesinin unutturduğunu zannedip şimdi ne yapabileceğine bakarsın. Artık köye ev yaptıracak yaşı geçmişsindir, daha hızlı elde edilebilecek şeyler cazip gelmeye başlar. Bu fikirler gelmeye başladığında hem berber hem muhtar olan arkadaşın aslında en azılı düşmanın, onun yanına uğramayacaksın....