Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bahsetsem Ne Fayda

Resim
Bilsem anlatırdım. Hep sonradan oldu haberim. Ben de büyümek istedim, büyüyemedim. Tanık olan değil bizzat yaşayan anlarmış bazı şeyleri, ben nereden bileyim. Ben doğru dürüst yaşamadım ki, anlayamadım. Yaş aldıkça çenem düştü, hiç yaşamadığım şeyler hakkında atıp tuttum. Bu böyledir, şu şöyledir, o işler öyle değil. Kalbim çatlayıp yarılır gibi olmadan nereden bilecektim o sözün aslında neden bahsettiğini? Kulaklarım cayır cayır yanıp da buz tutmadan anlayabilir miydim o sahneyi? Çok da iyi bilirim aslında bu şiirler bu filmler hep yalan dolan, ağlatmak için yapıyorlar milleti. Bunu bile isteye okudum izledim hep, neye yaradı ki? Başıma gelmeden bilemedim, hatta hazırlıklı bile değildim. Çok değil iki saniye önce kahkahalar atan dostum bir anda karşımda hüngür hüngür ağlamaya başlayınca hissedeceğim çaresizliğe karşı uyarsalar beni bir şey ifade eder miydi? Reddedilmeyi tadan bir başka dostuma vereceğim tesellinin lakırdıdan başka bir şey olmadığını anlatsalar bana, bu beni durdurur m...

Arda Topunu Oyna Ya Da Real Madrid Sen Kimsin Ya

  İnsan dediğin kendi hayalini yaşayandan kaçar böyle nefret eder. Etmese bile uzak durur işte. Sen bilmezsin belki ama küçükken 30 metrekare salonumuz vardı bizim. Şimdi evler 30 metrekare Arda. İşte ben o salonda Fenerbahçe formasıyla bizzat Alex olarak ne goller attım. Bazen Alex kafayı yer kendi kalesine şut çekerdi Bir Volkan olur yetişirdim topa.      Sokaklarda oynardık. Hemde ne oynamak... Pet şişeden top yapar, futbolcu kartlarıyla kumar oynardık. Ama bizim kumarımız en değerli kartlaraydı Arda. Bizi kötü yola düşmüş belleme.      Ben öyle maç izleyen ailede de büyümedim. Benim Fener sevgim berber amcanın masasındaki gazetede Alex'in sevinmesiydi. Orda Alex gooooool diye koşuyorsa ben mutluydum Arda. Sana bahsettiğim yaşlarda izlediğim tek bir maç var. Hem de ne maç...    Chelsea maçı. Sahi sen o zamanlar kaç yaşındaydın Arda. Benim Fenerbahçe ile olan bağım o gün başladı. Biz bi de o sene milli takımda üçüncü olduk. Sokaklarda tanım...

İSTENMEMEK

Resim
Bazen zihnimde bir anı kıvılcımı çakar, öyle derine inerim ki başlangıç noktası neredeydi, unuturum. Hayatıma dair hatırladıklarım zaman zaman beni anne rahmine, hatta esprili bir dille ifade etmem gerekirse, bir portakalda vitamin olduğum zamana kadar götürüyor. Siz buna inanmayabilirsiniz; ama ben, içimde taşıdığım istenmeme duygusunu çocukluğumdan da öncesine bağlayabiliyorum. İlginçtir ki, hatırladığım her şeyde ortak bir tema var: istenmemek . Hayal edin; önce toprak istemedi beni. Bir portakal ağacının köklerinden dışarı itildim. Ağaç da beni kabul etmedi, meyvesiyle birlikte attı dışarı. Uzun bir yolculuk ve milyarlarca rakibi geride bırakıp annemin rahmine ulaştım. Ve o an —yani hayata tutunduğum tek an— bana kalırsa en büyük zaferimdi. Ne garip değil mi? Hayatımda başarabildiğim yegâne şey bu oldu. Gerisi, hep eksik, hep yarım. Ama o zafer de dokuz ay sürdü. Doğumla birlikte dünyaya fırlatıldım. Gözlerimi açtığımda insanların sözlerini anlamaya çalıştım. “Seni yerim!” diyen...

Bahsetmediniz Bunlardan Bana

Resim
Çocuk olarak kalmak istemedim hiçbir zaman. Hep büyümek istedim. Büyüdükçe bir şeyleri değiştirmekte becerikli ve yetkin olacağımı düşünürdüm. Öyle sanmışım. Ne becerikli olabildim ne de yetkin. Değiştiremeyeceğim şeyler için üzülmemem gerektiğinden bahsetmediniz bana. Değiştiremiyorum hiçbir şeyi ve kahroluyorum bunun için. Kahrolmamam gerektiğinden bahsetmediniz bana. Hep bir şeyler yap dediniz. Bir sürü şey yaptım. Yaptığım hiçbir şeyi beğenmediniz. Yaptığım şeyler beğenilmediğinde bunu önemsememem gerektiğinden bahsetmediniz. Defalarca sordum size. Bakın benim yaptıklarımı beğenmiyorsanız bunları yapmayıp, başka şeyler yapayım mı diye. Cevap vermeyeceğinizden bahsetmediniz bana. Kahroldukça ben, ısrarla bir şeyleri olduramaya çalıştıkça yoruldum. Bu yorgunlukla kimsenin ilgilenmediğinden bahsetmediniz bana. Söylediğim şarkıların hiçbirini dinlemediniz. Dinlemeyeceğinizden bahsetmediniz. Sen şarkını söyle. Bir dinleyen olur bile dediniz. Kimse dinlemedi. Kimse dinlemeyince kendime ş...

Don Ritchie

Bekliyorum, neredesin Don Ritchie? Mutfakta çay kaynıyor. Seni amına koyduğumun piçi. Duydun mu Ritchie? Sensin amına koyduğumun piçi. Ah Ritchie, pencerede oturdum, Allah'a konuştum, sen yoktun Ritchie. Beni bırak Ritchie, gözyaşlarımı kurtar. Sen karışma Ritchie, Allah'la arama girme. Bırak içimi dökeyim. Hey Ritchie, çayını iç amına koyduğumun piçi. Beni kurtarma. Sen Allah değilsin Ritchie, seni amına koyduğumun piçi. Altıncı katı severim, bilirsin. Allah sesimi daha iyi duyar sanırdım Ritchie. Hey dikkat et Ritchie. Ayaklar havada, gözler semada, sözler Allah'ta. Ritchie, sensin amına koyduğumun piçi. Bunların ne demek olduğunu bilmiyorsun Don Ritchie. Kılıcımı kınından çektim Ritchie. Doğradım bütün piçleri. Savaştım ben Ritchie, tırnaklarını sırtıma geçirdiler. 1 gecede 100 çizik Ritchie, duydun mu amına koyduğumun piçi? 1 gecede 100 kere amına koyduğumun piçi. 2 yıl her gün 550 mg Ritchie. Son 1 yılı boş geçmedim Don Ritchie. 300 mg’ı ortadan kır, 150’liği oraldan v...

Kalbin Elektromanyetik Alan Teorisi

Resim
Ben, camdan dışarı bakarken hayal kuran ve o hayallerin içine usulca birini gizleyen kişiydim. Sen bilmezdin ama hep sen vardın orada. Her hikâyemde, bir kahve dükkanında oturuyordun. Bazen bana gülümsüyordun, bazen gözlerin nemliydi. Ama hep oradaydın. Kendime bir kimlik ararken, seni hep bir detay gibi işledim hikâyelere. Küçük ama vazgeçilmez bir ayrıntı. Bir pencere kenarı, bir sabah uykusu, bir sevilen şarkının tam ortası gibiydin. İsmini söylemeden anmak için, ne kadar çok cümle kurduğumu bilsen… Ama bilme zaten. Bilmek, hayali bozar. Yol her zaman iyi gelmiyor. Bazen tekerin dönmesi değil, durması gerek. Çünkü içindeki gürültü, bazen dışarıdaki kornadan daha keskin. Senin olmadığın yollar biraz daha gıcırdıyor mesela. Bir şehir tabelasına yaklaşırken “belki buradasındır” diye içimden geçen cümleleri saymaya başladığım anlar var. Nefesimi tutuyorum. Ama senin olmadığın her şehir, kendini daha çok belli ediyor. Bazen bir bankta oturup, yanımda olduğunu hayal ediyorum. Konuşmuyoruz...