Uzunca Durdum

     Fark etmez. O kadar alışmışız ki bu söze fark etmiyoruz. Haddinden fazla fark edilesi şey var. Saati fark etmek konusunda bir fikrim yok. Zamanın samimi bir ölçü olduğuna inanmıyorum. Bir önerim var. Eğer kabul ederseniz zaman daha somut ve daha dekametre bir şekilde ölçülecek. Buna göre "Ne zamandır mutlusun?" sorusuna vereceğim cevap "bilmiyorum, umutluyum" değil; "2 kilometredir mutluyum." olacak. 

     Haddinden fazla fark etmediğimiz bir şeyler var bu dünyada. Okyanusun altında nasıl bir evren olduğunu bilmiyoruz. 4. Levent'ten önceki Leventler nerede bilmiyoruz. Evrendekiler bir arada bir uyum içinde yaşarken aklım metrobüsün trafiğin tersine doğru aktığını kabullenmekte zorlanıyor. Aklımda aynı dertler; para var, geçmiş var gelecek nasıl sorusunun bilinmezliği var, durak isimlerini değiştirenler var. Sahi neydi şu Atik Ali durağının yeni adı? 

    Bunca dikkat dağıtan bir şey varken etrafımda her şeyi kalibre edecek birinin olmaması yıkıyor beni. Etrafımda kalibre edecek güzellikte detaylar arıyorum. Detaylarda boğulmak istiyorum. Bir çocuğun yere düşürdüğü dondurmanın ardından ağlama sesiyle irkiliyorum ve fark ediyorum ki uzunca süre durmuşum olduğum yerde. Arkamda kuyruk oluştuğu da yok. Geçip gidiyorlar. Fark edilesi değilim. Sağımdan geçenler sigara izmaritini yere fırlatıyor. Solumdan geçenler izmariti yerden süpürüyor. Yolumu seçmeliyim ortada duranlara tahammülü yok dünyanın. Benim de tahammülüm kalmadı ki bu kimin umrunda. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı