Akılsız Başın Yazısı
“Allah’ın dâveti karşısındaki tavırları itibariyle kâfirlerin hâli, tıpkı çobanın çağrısını duyduğu halde, bu sözleri mânasız bir ses ve gürültü olarak algılayan sürünün durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Çünkü akıllarını kullanmazlar.”
(Bakara Suresi / 171)
Düşünmek gerçekten çok büyük bir nimet. Düşünmemek de bir o kadar büyük bir ceza aslında. Peki ya “düşünememek” bunun neresinde? Ceza mı acaba desen değil gibi, nimet desen hiç değil. Öyle ki; düşünmenin gerekliliğinin farkında olmasına rağmen, bu farkındalığı eyleme dökememek ve dahi bunun da farkında olmak cezadan çok bela gibi duruyor. Belki de “neyi düşünmeli acaba?” sorusuyla vaktini ve zaten kendisini hep yarı yolda bırakan beynini meşgul etmenin bir sonucudur. Bilemiyorum. Ama düşünmek lazım. Mesela ekonomiyi düşünelim diyeceğim ama olmaz, moralimizi bozmayalım. Okuldan yada derslerden hiç bahsetmiyorum. Aşk? Bu olabilir ama o zaman da başka bir şey düşünmeye vakit kalmaz. Ben birkaç gündür bir WhatsApp grubunda okuduğum şu cümleyi düşünmeye çalışıyorum; “Yaşamın neresinden dönülse kârdır.” Acaba biz yaşıyor muyuz? Şuan yaptığımız şeye yaşamak deniyor mu? Yada yaşamak bunca zorluğa katlanmaya değecek bir şey mi? Bilemiyorum. “İntihar, geride kalanlara yönelik çok ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette bir insan olmadığını fark edince intihar etmekten vazgeçiyorsun.” demişti İsmet Özel. Peki ya yaşamak? Sevgiden, muhabbetten, hüzünden, vicdandan nasibini almamış insanlara, bu değerleri büyük bir umutsuzluk içinde öğretmeye çalışarak yaşamak? Bu değerleri öğrenebilecek tıynette bir insan olmadığını fark edince yaşamaktan vazgeçmek? Muhtemelen 40 yaşıma kadar yaşamayı düşünerek devam edeceğim bu maceraya. 40'ımdan sonra ne olur? Bilemiyorum. Neyse, biz düşünmeye devam edelim yada düşünememeye. Belli mi olur, belki düşünmeyi hepten unuturuz da sadece kırılan sigaramıza üzülürüz, Çünkü düşünürsek sigaraya verdiğimiz paraya üzülürüz. Çünkü düşünürsek haksızlıklara, zulümlere karşı çıkarız. Kullandığımız elektriğin iki katı miktarınca vergi ödemeye karşı çıkarız. İnsanlar kışın ısınacak, kafasını sokacak bir yer bulamadığı için donarak öldüğü halde “Allah devletimize zeval vermesin” diye dua etmeyiz. Bilemiyorum. Belki de düşünme yetimizi yanlış kullanırız. Sadece kendi çıkarımızı düşünürüz ve cebimizi doldurmaya bakarız. Bilemiyorum. Bilmek de çok garip birşey. Neyi bildiğini yada neyi bilmediğini bilmek lazım sonuçta. Her neyse artık, bilemiyorum. Yazım kurallarına niye dikkat etmek zorundayız? Bilemiyorum.
Bişey diyim mi, fazla düşünmemek lazım. Kafayı yersiniz, manyak olursunuz. Bu yüzden benden bu kadar. Ama siz siz olun, düşünme yetinizi kiraya vermeyin. Selametle.
Yorumlar
Yorum Gönder