Yalnız
Saygıdeğer Dostum,
Bir önceki mektubun cevabını beklemeden ikinci bir mektubu yazmamın sebebini merak edeceksin. Dün yaşadığım acı dolu olayı paylaşmak için yazıyorum bu mektubu. Daha önce de sıkça bahsettiğim üst komşumuz ile karşılaştım dün sabah işe gitmeden önce. Hatırlarsan geceleri çok fazla öksürdüğü için uykumu kaçıran bir hastası vardı. Ben de daha fazla dayanamamıştım ve şikâyet etmek üzere kapılarına gidip özür dileyip dönmüştüm. O gün sana yazmamıştım bunu ama özür diledikten sonra epeyce düşündüm ve pişman oldum. Keşke özür dilemeseydim. Sonuçta onlardan rahatsız olmuştum ve ölüm döşeğinde bir hastaları olduğunu bilemezdim. Hem onlara şikâyet ettiğim için rahatsız oldularsa da ödeşmiş olduk.
Hasta olan muhtemelen üst komşumuzun annesi. Birkaç kez dışarıda görmüştüm annesini. Yüzü pek solgun eğer yürüdüğünü görmesem öldüğünü düşünürdüm. Ailecek perişan haldelerdi.
Velhasıl kelam dün sabah her zamanki saatimde evden çıkmak üzereyken kapımın önünde bir tabutla karşılaştım. Kapının hemen dibinde yoruldukları için dinleniyor olmalıydılar. Ama aziz dostum kapıyı ilk açtığımda bir tabutla karşılaşmanın verdiği dehşeti sana anlatamam. O an beni görmeliydin. Nutkum tutuldu uzunca süre tabuta bakakaldım. Hâlâ ölüm kavramı üzerine derin derin düşünmeme sebep oluyor bu olay. Ölümden bahsedip seni boğmak istemem ama bir gün bu ufak dairemde ölürsem bunu anlayacak tek kişi sensin. Haftalarca mektubumu beklersin belki de mektubun gelmeme sebebini seninle bir daha mektuplaşmak istememe yorarsın. Aziz dostum benim ölü bedenim çürümeden bu evden çıkmasına olanak yok gibi. Ne korkunç bir şey bu bedenin çürümesi. Daha da korkuncu bu dünyada sonsuza kadar tek başıma da olsa yaşamak isterken muhakkak bir gün ölecek oluşum.
Kapının önünde uzunca süre durduktan sonra kapıyı sertçe kapadım. Ardından biraz nefes alıp sakince açtım. Üst komşum o kadar kederliydi ki ağlayamıyor, sadece donuk bir surat ifadesiyle annesinin tabutunu taşımaya çalışıyordu. İçimden ‘annesi yaşasaydı ne olacaktı ki?’ diye düşündüm. Eminim bu sorunun cevabını o da bilmiyordur. Zavallı annesi daha fazla acı çekmeyecekti artık. Hem onların da yükü hafiflemişti. Bizim apartmanın merdiveni o kadar dardır ki aziz dostum buraya taşınan her aile problem yaşamıştır. Öyle gözüküyor ki buradan tabutla çıkmak da pek mühim mesele. Tabutu taşıyanlardan birisi bu duruma isyan ediyor olmalı ki yanındakine söyleniyordu, ‘epey de ağır bunu bu şekilde indirmemiz mümkün değil daha gücüm kalmadı zaten’.
Bana en fazla acı veren manzaraysa çocukların ninelerinin tabutuna bakan o hüzün dolu bakışlarıydı. Çocukların bu dünyada hüzünlü gözlerle bakması hep yüreğimi sızlatmıştır. Benim ardımdan hüzünle bakacak bir çocuğun olmaması nedense mutlu etmişti beni lakin yine de kendimde değilim. Canım çok sıkılıyor.
D.A.
Yorumlar
Yorum Gönder