Yaşamak Bizimçün Dokunaklı Bir Şarkı Değil Ki*

 


Hani hep derler ya; yaşam kısa, tadını çıkar, filan. Bizimkisinin kısa olduğuna şüphe yok da, tadını çıkarmak dediğin nedir ki?
Benim payıma uzun zaman tatsızlık düştü. Bana düşen, hep geç kalmışlık, hiçbir şeyin tam olamaması falan. Her tarafından dokunaklılık akar. Ama yaşamak benim için dokunaklı bir şarkı olmadı hiç.

Bazen gerçekten böyle geliyor: hayat, ortasında durup ne tarafa gideceğini bilemediğin bir kalabalık.

Ve herkesin elinde bir nevi pusula, herkes kendi melodisini mırıldanıyor, herkes kendi şarkısına eşlik ediyor.

Peki ya sen?

Sen sadece bakıyorsun onlara, çünkü senin pusulan hep aynı yeri gösteriyor ama yollar hep kapanıyor. Senin şarkın başkalarının gürültüsünde kayboluyor.

Buna ne kadar canım sıkılıyor biliyor musun? Yok, bilmiyorsun bence. Bilme zaten. Öyle bir derdim yok. Ama şeyi bil mesela, değerinin benden ibaret olmadığını. Bunu bildiğini zannediyorsun. Bi bok bildiğin yok!

Sağlam bir siktir çekmek istiyorum sana da senin umuruna da. Ama çekmiyorum. Çekeceğimi zannediyorsun ama çekmem, çekemem. Ben hep peşindeyim senin. Hiç huyum değil seni savuşturmak. Sen sigara dumanı mısın ki?

Sen de senin umurun da umurumda. Hem öyle umurumda ki bilmiyorsun bunu.

Umurumdasın. Belki sen bile benim kadar ciddiye almıyorsun kendini. Keşke alsan. Evet evet buldum, bu. Ciddiye almak. Sen kendini ciddiye almıyorsun bence.

Bir şarkı çalıyor hep içimde, adı bile yok. Ne sözlerini biliyorum ne makamını. Çoğu zaman içimde kırık bir ezgiyle uyuyorum. Uyanınca da unutuyorum.

Bazen düşünüyorum: keşke biri de çıksaydı ve bana deseydi ki; “Senin de bir şarkın var. Seninki de duyulmaya değer.” Demediler. Bana söyleyen olmadı bunları. Ama senin bir söyleyenin var. En azından bu da bi şey be abi.

*İsmet Özel, hep İsmet Özel.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı