İş Çıkışı

 



 İşten çıktığımda eve dönüş yolu her zaman zevklidir. Benim için öyledir yani. Çalıştığım yerin konumu olabilir. Çünkü ara ara özellikle iş sırasında kafama dank ederdi. Sultanahmet'te çalışıyorum lan derdim işi bile daha katlanır hale getiriyordu. Hele bir manzarası vardı o manzaraya bir baktım mı bütün yorgunluğum giderdi. Hatta odalar boşsa odalarda yatmamıza izin verilirdi. Şansıma suit oda boşdu. Tabii yatakta yatmazdım çarşaflar bozulurdu, çek yatta yatardım. Tam yatıcam ulan dur be şu İstanbulu yatmadan izleyeyim derdim. Tekrar yatardım hop bir daha kalkıp solumdaki pencereye bakardım vay be yatmadan Ayasofya'ya bakıyorum derdim. İş yorgunluğunu unutup uykuya dalardım. 

 Akşam çıkışı olduğunda Veznecilere kadar sallana sallana yürürdüm. Tarif edilmez bir tat bırakırdı ayaklarımda. Beyazıt meydanına girerken sol tarafta ağaçların altında hacı amca olurdu, koku satardı bu hacı amca. Önceki zamanlarda geçtiğimde şöyle bakar hayırlı işler der öyle geçer giderdim. Bir keresinde koku almıştım baya beğenmiştim. Bu akşam geçişimde bu hacı amca yoktu. Aslında kimse yoktu. Bir tek ben vardım Beyazıt Meydanında, bir anlığına benimmiş gibi hissettim Beyazıt Meydanını bir iki saniye sürdü bu duygu, sonra ayaklarım takıldı, Beyazıt Meydanında ki taşlara ve tam meydandan çıkmadan arkama dönüp etrafa göz gezdirdim. Evet lan dedim şu an kitapta anlatılan yerdeyim ve bende okuyucuyum. Benim için Beyazıt Meydanı daha da anlam kazanmıştı.

 Başka zaman buradan geçerken aynı duygular olmadı. Öğlenleri sahaflar çarşısına girerken kaleye girer gibi bi duyguya kapılırdım, her girişimde o huzuru hissederim. Hemen göz gezdirmezdim kitaplara ortada görünmezmiş gibi etrafı süze süze dolaşırdım. İşi bıraktığıma değil de Sultanahmet ve Beyazıt'tan koptuğuma üzülürüm. Orada duruyor bir gün gideriz elbet.



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı