Bi Küçük Memleket Meselesi

Sabah yedi akşam yedi çalışıyorum. Normal çalışma saatim bu değil ama otelin bazı durumlarından dolayı bir hafta böyle çalışmak zorundayım. Sabah kahvaltılar havada uçuşuyor; good morningler, breakfastlar, tealer, omletler, yardırıyoruz. Ee güzel gacılarda yok değil hani. Uyku açan bunlar, bir baktın mı bırak nerde olduğunu, adını bile unutursun öyle afet gacılar. Hızlıca kahvaltıyı bitirdik, hop kazan dairesinin bilmem nesi değişecek. Bu alet sıcak suyu depoluyor, böyle kazan gibi. Uzun geniş bir şey. Kazan işte amınakoyim ya. 200 kilo ağırlığı, susuz hem de. Adam geldi bunun içindeki suyu boşaltacak ama nereye tabi ki de ananın yüzüne değil, YERE. Yere kim çekçek yapacak tabi ki de anan değil, ben yapıcam BEN. Yeryüzündeki hiçbir insanoğlu değil. Ben, YAŞAR USTA. Adama dedim nerelisin, dedi Giresun. Okey dedim sorun değil çekçek yaparız. Bana sordu nerelisin diye, dedim sana ne be kazancı, sen işine bak suyu boşalt fazla konuşma işini yap adam ol. Baktım gözleri doldu, kazan suyu ve Giresunlunun gözyaşları karıştı. Biraz garip oldum ama ses etmedim, çaktırmadan çekçeğe devam ettim. Kazancı kafasını yere eğdi, burnunu çekiyor. Sessizce yanına gittim, kazancı kazancı dedim, şöyle kafasını kaldırıp bana baktı, gözleri kızarmış burnundan sümükler akıyor, bak koçum dedim, sen kaç yaşındasın dedim. Sesi titriyerek 36 dedi. Aslan parçası dedim, yiğidim, ben 24 yaşındayım. Kazancıyı fazla ürkütmeden kafasını okşadım. El ve ense yapıp lan dedim, hemen işini bitir ve siktir git burdan, bir daha ağladığını görürsem gözyaşlarının eline veririm. İşimizi hallettik, kazancı gitmeye yeltendi. Şşş dedim, durdu, hafif kafasını çevirip yere baktı. Benden bir şeyler duymayı bekliyordu ve o kutsal kelimeler ağzımdan dökülü verdi: babam Tokatlı, annem Ordulu. Kazancı hafif sırıttı ve dedi ki… BİLİYORDUM.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı