Yapamamak

 Elime bir kalem verdiklerinde ilk olarak şiir yazmam gerektiğini düşünmüştüm.

Eline kalemi alan kişi şiir yazar. 

Kalem şiire âşıktır. 

Onsuz yapamaz. 

Bunu düşündüğümde sanırım 8 yaşlarında falandım. 

İnsan 8 yaşındayken şiir yazmamalı bence. 

Yazmadım zaten o yaşlarda. 

İlk şiirlerimi 16 yaşımdayken yazdım. 

Şiire tutkundum. 

Şiire tutkun olmamak mümkün mü? 

Şiir okumamak şiir bilmemek şiir söylememek şiirden haberdar olmamak hastalıktır. 

Bu dünyanın en büyük hastalığı da şiir gibi yaşamayı engellemesidir. 

Kastım romantizm falan değil. Şiirin olduğu yerde hastalık olmaz. 

İnsanlar gülümser. Ama şiire saygı yok. 

İnsanlar balık tutmak ve balık yemek istiyorlar. 

İnsanlar yemek istiyor. 

Karınları doysun. 

Hiç göçmemek istiyorlar. 

İnsanlar unutmak istiyorlar. 

İnsanlar gitmeye geldiklerini unutuyorlar. 

Eziliyorum.

Kırılıyorum. 

Bükülüyorum. 

Allah bana sorduğunda bunları söyleyeceğim Allah’a.

Ne yaptın ey kulum? 

Ezildim Allah’ım, kırıldım, büküldüm.

Gözlerimi yukarılardan ayaklarımın ucuna kadar indirdim. 

Ellerimi birbiriyle kavuşturdum. 

Göğüs kafesimi sıktım. 

Dizlerimi karnıma kadar çektim. 

Yerlere düştüm. 

Parçalandım sonra. 

Toplanamadım. 

Anlatamadım derdimi. 

Dinleyen de olmadı. 

Oldu da bir şey değişmedi.

 

“Benim bunda kararım yok

Ben yine gitmeye geldim

Bezirgânım metaım çok


Alana satmaya geldim

 

Ben gelmedim dava için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim.”

 

Yapamadım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı