Nar Fidanı
Dedemi çok görmedim. Aklımdaysa silik hatıraları var. Mesela bir keresinde yay yapmak için dal parçası arıyordum. Esnek ve toprağa diklemesine bir şekilde saplanmış dalı zorla kopardım. Gerçekten de iyi esniyordu. Lakin küçük ellerim ve güçsüz kollarım bu dalı tam bir yay biçimine getiremiyordu. Ok hazırdı. Yayından çıksaydı keşkesi vardı içimde. Olacak iş değil. Bu sözü dedem çok söylerdi. Yay olmamak için direnen dal parçasını dedeme uzattım. Dedem bahçeden tarlaya uzattı bakışlarını. Bir ses yükseldi kulağıma hızlıdan "Nar fidanlarını mı kopardın sen? Olacak iş değil!" Dedem için torun pek de sevilecek yanı olmayan akrabalık bağı olsa gerekti. Ya da mesela yemek yerken ki amaçsız hızını unutmak da mümkün değil. Çorbayı pilava katar hızlıca kaşıklarken "Farklı zamanlarda giriş yapsalar da aynı yerde birleşip ve sonra aynı noktadan çıkışlarını yapmıyorlar mı? Ne diye uğraştırıyorsunuz beni, bir ondan ye bir bundan ye?" diye geveleyip kalkardı masadan. Zamandan yaptığı bu tasarruf ona yatakta kalma süresi olarak ekleniyordu.
Dedem bir de çok şükrederdi. Kalıpları kırmıştı sanki. Fakirlik ve hastalıkla boğuşurken böbreklerinden gelen ağrıya kalbinin sıkışmasına, bacaklarının güçsüzlüğüne, yediği yemeğin azlığına bakmaksızın şükürler olsun demekten vazgeçmiyordu. İyi olmak istemiyordu. İyi yemek yeme derdi de yoktu. Kalbi sıkıştığında şükürler olsun kalbim var derdi. O yaşlarda benim için farklı bir bakış açısıydı. Çünkü benim kalbim yoktu. Ve kalpsiz insanlar kötüydü. Ben kötü değildim. Bunun için çabaladım. Bir gün çok koştum kalbim çok hızlı attı. Sesini hissedebiliyordum. Kalbim vardı artık şükürler olsundu.
Dedemi hatırladıkça ya Allah aşkına Kara Mahzuni yediğin önünde yemediğin arkanda derim. Hakikaten maddeselliğin içinde kaybolmuşum. Maddesel kaygılarımda kaybolduğumu hissettiğimde, sahip olduğum çok daha değerli şeyleri hatırlatırım. Ve bu yol için için şükrederim. Gerçekten her şekilde özetle konuyu buna bağlar ve maddesel arzularımın ne kadar maddesel olduğunu hatırlatırım. Sonra sakinleşirim. Zaten istediğim her şeye sahibim diye.
Şimdi kalkıp çorba içebilirim. Pahalı bir restorana gidip sadece bir su da içebilirim. Ya da kalkıp bir makarna yaparım. Olmadı çorbayı pilava katar şükrederim. Şükürler olsun her şeye. Sabah uyanıyorum. Nefesim var sesim var. Kalbim de var. Yaşıyorum. Şükürler olsun.
Harika bir yazı
YanıtlaSil