Ya Tamam Suçlu(yor)yuz Da

Bu ara yakınımdaki herkes — buna ben de dahil — kendimizi olmamakla suçluyor. Suçluyoruz, tamam; kendimize göre olmadık.
"Mesela, ben bir sene YKS sınavına hazırlık dahil aktif üniversite hayatımın 9. yılını yaşıyorum. Bu beni nasıl mutlu etsin? Sürekli önüme hedefler koyup 'önce bunu, sonra bunu yapacağım' derken şimdi öyle bir yere sıkıştım ki hepsini birden yapmam gerekiyor. Ve ben çoklu çekirdeğe sahip bir kişilik değilim. Sıralı ve düzenli çalışmam gerekir. Bir de normal şartlara göre öğrenme güçlüğü çekerim çünkü bu 9 yılda dahil eğitim hayatımın tamamında ders çalışma süremi toplasam 1 yıllık mesai saati süresini geçmez. Verimli çalışmayı da saymıyorum bak. Yani asıl bilmediğim şey bir konuyu defterle, kitapla öğrenmek. Aktif işlerde varım, ona söz söyletmem :)."

Örneklemim bu. Bu aralar en büyük derdim bu ve öyle bir durum ki ben bu dönemleri ruhsal bunalımlar dışında lüks içerisinde yaşıyorum. Şükrümü de ettiğime göre güç odakları kızmaz, devam edeyim.

Suçluyoruz da yukarıda yazdığım sebeplerden dolayı mı, yoksa bulunduğumuz toplumun bize karşı tutumu mu etkiliyor? Ben ekosistemimde, yaşam döngümün dışında davranıyorum diye dışarıda tatlı ve düşünceli olduğunu sanan şeytanlar tarafından taşlanıyorum. Bunun tam tersi olması gerekmiyor mu ya? Umreye giden arkadaşlar, lütfen fikirlerinizi yazın ;)

“30 yaşına geldin, hâlâ okuyor musun? Bitirince ne yapacaksın?”
İroni de katıyorlar. Edepsizlik etmeyin, daha 26 yıllık hayatımı yeni bitirdim. Dahası da var da yazmayayım, belli ki aralara cevap iliştiriyorum. Durduk yere küfür etmeyeyim.

Dışarıdan bakıldığında bu sürecin uzamasından keyif alır bir halim var mı? Bazen sinirleniyorum. “Tamam ya, bıraktım say okulu. Söyle, hayatımı güzelce idame ettirebileceğim bir fikrin var galiba.” diyorum.
“Yok lan, sohbet muhabbet olsun diye soruyorum.” diyor.

“Lan göt, sen sormuyorsun; yargılıyorsun.” da diyemiyorum.

“Boşver abi, böyle güzel. Çalışıp ne yapayım? Ekmek elden, su gölden.” diyorum.

Yani asıl soru şu: Biz bu suçlamaları kendi hür irademizle mi yapıyoruz, yoksa ekosistemimizin bakterileri mi bizi bu düşünceye gark ediyor?

Ben sebeplerin ikisini de evladım gibi seviyorum. İkisi de birbirinden etkileniyor. Biz kendimizi suçlamaz, dik durursak; başarıyı da, başarısızlığı da sırtlanırsak, ikisi de ortadan kalkar. Yapmazsak, böyle ağlanmaya devam ederiz. Ayrıca, millete hayırlı eş dileyeceğine, Umre’de vaktini bu derde adasaydın.

Gark (Karaman, bu sana): batmak, gömülmek ve boğulmak manasında kullanılır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı