Yazacakların Varsa Henüz Bitmedim Yazamıyorsam Ne Önemi Var
Yorgunum. Soğuk yastığıma başımı yaslayıp günlerce durmak istiyorum. Kimse bana dokunmasın. Kimse beni aramasın. Öylece uyuyayım bir yerlerde. Evde olmam şart değil. Hayatı yatıştırmak istiyorum. Her şey geçip gitsin. Uğramasın yamacıma. Kimse güllerin içinden gelmesin mesela. Bozmasın yalnızlığımı. Sevdirmesin kimse kendini bana. Yağmur yine yağsın. Yazacakların bitmesin. Yağmur sesinden bahsetmeye devam et bize. Yağmur sesini dinlerken üzerime düşsün yağmur taneleri. Kirpiklerimden akan damlalarla hayatı hissedeyim. Ama hayat beni hissetmesin.
Umut veren günlerin buruk gün batımlarından yoruldum. Savaşmaktan yoruldum. Savaşılmasından yoruldum. İnsanların savaşta ölmesinden, vicdanımla oynanırcasına çocukların ölüme terk edilmesinden yoruldum. Aldığım suyun vebalinden, bencilliğimden yoruldum.
Karamsar değilim. Karanlıkta değilim. Sadece dolanıp duruyorum gerçeklerin çevresinde; onlara ulaşamadan, dokunamadan.
Ve işte tam da bu yüzden…
Gerçeklerden yoruldum. Çünkü bazı gerçekler öyle ağır ki, insanın ruhuna sığmıyor.
Gerçek şu ki, sen kardeşinin öldüğünü bağırırsın sokak sokak; onu bunlar öldürdü diye beyan edersin açık açık.
Onlarsa bütün varlıklarıyla, birlikleriyle, tankıyla tüfeğiyle secde ettiğin kalbine baka baka içer coca colasını.
İşte o an, dünyanın sesine sağır oluyorsun.
Yazacaklarım tükeniyor; içimde yankılanan tek soru kalıyor:
Ben miyim bu dünyanın kurtarıcısı?
Basit olanı seçtim.
Sırtımı döndüm bu dünyaya.
Yüzümde bitmişliğin, tükenmişliğin ve sinir harbinin teslim aldığı bir gülümsemeyle
Çekiyorum sigaramdan bir nefes daha.
Belki de yorgunluk dediğimiz şey, sadece kalanın hesabını tutmak.
İnsan ne kadar da hazır elinde kalanı kendi seçimiymiş gibi hissetmeye.
Aynı şeyleri yapan, ama aynılaşmamak üzerine konuşan ne çok ruh var bu dünyada.
Yorgunum.
Yaşamaktan değil, bitmek bilmeyen arzularımdan yorgunum.
Şunu da biliyorum;
Uykuya duyduğum özlem, uyanmayı beklediğim güne ait.

Yorumlar
Yorum Gönder