Yapılacak Çok İş
Boş sayfayı açıp, ellerim klavyedeki harflerin üzerinde gezinmeye başladığında takılıp kalıyorum boşlukta. O boşluk beni uzay boşluğundaki imkânlar gibi başka bir zamanın başka bir ânına götürüyor. Yetmiyor olmayacak şeylerin mümkünlüğünü düşünmeye başlıyorum. Orada her şey gerçekleşiyor. Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken depremler oluyor yerin yedi kat diplerinden içime doğru. Yağmurlar yağıyor ama bunlar birer afet adeta. Zaten ona yağmur demiyorum ben. Başkaları diye bir ülke var. Bu ülkede herkes zalim. Her söz zalim.
Ellerimi bağlamaya kıyamıyorum. Ellerimi bağlayabilsem de serbest bırakmak da hoşuma gitmiyor. Ellerim beni yanlış iplere götürüyor. İpler yükseklere asılıyor. Boynum dar. Boğazım düğüm. Düğüm kötü. Ben iyi değilim.
Cevap veremediğim sorulara yüz çevirmek ciddiyetimi bozuyor. Komiklik hoşuma gitmiyor. Sen benim ciddiyetimsin. Filimlerin inmesine az dakika var. Filimler indiğinde ciddiyetim dağılacak. Pompalı tüfekle de dağılabilir. Ben aşkı seçiyorum bu ciddi iş için. Kalbim dağılıyor. Toparlamak onlarca yıl sürüyor. Adımı değiştiriyorum olmuyor yüzümü değiştiriyorum olmuyor. Kendimi değiştiriyorum. Oluyor ama ben başka biri olduğum için geçmişi atlatmış olmanın bir anlamı kalmıyor.
Koşuyorsan muhakkak aşağı doğrudur. Yavaşladıysan yukarı çıkıyorsun. Yalnızım. Terliyim. Kendimi kaybetmeyi sevmiyorum. Kontrol etmeyi istiyorum. Bana bir kalem lazım.

Üstadım yine döktürmüşsünüz
YanıtlaSilEstağfurullah efendim, o sizin "döktürenleri görme" yeteneğiniz
YanıtlaSilyeni keşfettiğim bir şarkıyı bıkana kadar dinlediğim gibi tekrar tekrar okuyorum yazıyı.
YanıtlaSilher okuyuşta farklı bir cümlesine dikkat kesiliyorum.
Silkeşke kitap olsaydı da altını özenle çizebilseydik
Sil