Gülünç Bir Adam


Hayatının çoğu zamanını insanları incelemekle geçirdiğinden kendi yaşamı hakkında kararlar vermekte gecikiyordu. Hele bir de o gün içerisinde gördüğü herhangi bir insanın hatasına tanıklık etti mi; içten içe ona kin duyardı. Hatta hayalinde mahkemeler kurup onu cezalandırdı. İçten içe mutluluk hissederdi. Bir ürperti ile bu hayallerinden uyanırdı. Günlerin çoğunu bu şekilde geçirirdi. Kendisine saygısı olmadığını düşündüğü insanlara 'insancıklar' derdi ve onlardan söz ederken alaycı bir tebessümde bulunurdu. Bir işte başarılı olmanın getireceği tebrikleri istemiyordu bile. Sahte bir yaşam gibi geliyordu ona bir sistemin içerisinde bulunmak. Bir gün birini öldürdüğünde katil olduğu için değil de onlardan biri olmadığı için yargılanacağını düşünürdü. Çoğu kişi ona delirmiş gözüyle bakıyordu. Kardeşinin öldüğü gün düşünmeye başlamışlardı onun delirdiğini. Kardeşinin öldüğünü duyduğunda gülümsemişti. Sonra bir an duraksadı ve kendisini toparladı.  Cenaze töreni sırasındaysa içinde karşı konulmaz bir müzik aşkı doğdu. Bir an önce orayı terk etmek istiyordu. Evine geldiğinde plağını dinlemenin hayalini kuruyordu. Kardeşinin ölümü için elbette üzülmüştü. Sadece şuan içerisindeki duygu rahat ve huzurlu bir uyku istiyordu. Duygularını bile kontrol edemiyordu. Başarısız birisi olsa da çok ilginç istekleri vardı yaşamdan. Mesela yaptığı kötülüklerin bedenine ya da ruhuna kalması yerine bir başka şeyin üzerine kalmasını; bir yandan zaman bir yandan yaptığı kötülüklerin onu yaşlandırmasındansa o şeyin yaşlanmasını dilerdi. Bu isteğini sevdiği bir arkadaşına yazdığı mektubunda dile getirmişti. Şöyle bir alıntı da yapıyordu mektubunda, ''Herhangi bir işte bana herkes gülünç bir ifade ile bakıyor. Onların istediği gibi biri olmayacağım. Onlar gibi konuşmuyorum, seneler sonra da konuşmayacağım. Hiç bir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. Düştüklerinde iyi olmuş bile demiyeceğim. Keşke bunun anlamını biraz bilselerdi.'' ve şöyle devam ediyordu, ''Geçenlerde bir yazıda görmüştüm. Fransızlar özlemek yerine ''eksik kalmak'' diyorlarmış. Seni özledim yerine 'sensiz eksik kaldım' diyorlar. Sonuçta hepimiz özleye özleye eksik kalmıyor muyuz? Çok uzattım kusura bakma ama şunu bilmeni istiyorum; sensiz eksik kalıyorum.'' sevdiğine bu sözler ile veda ediyordu. Sevginin bayağı olduğu bu zamanda en azından sevmeyi ve özlemini kabullenmeyi becerebiliyordu.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı