Uzun Yolun Hükmü

Yolların, üzerimde çok hakkı var. Yıllar geçiyor ve ben yolda olmaktan vazgeçemiyorum. Nasıl vazgeçilir ki yolda olmaktan.
Günde ortalama 150 kilometre yol yapıyorum. Aynı gün içerisinde birçok şey yaşıyorum. 1 günü 3 gün gibi geçiriyorum. Şikayet ettiğimi zannetmeyin. Halimden memnunum. Merak ettiğim şu ki acaba yolun hakkını verebiliyor muyum? Yoo yeterince hızlı gitmekten bahsetmiyorum. Acaba üzerinden geçip onlara kendimi taşıtan ben, her bir kilometrenin hesabını verebilecek miyim? Onların beni taşıması ne kadar güzel bir lütuf. Yol sanki olgun bir insan gibi başını selam eder gibi eğerek beni karşılıyor her defasında ve hiç şikayet etmiyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Her sabah ve her akşam. Sanki uslu bir çocuk gibi. Orda öylece oturuyor. Sesini çıkarmadan yolcuları bekliyor. Onları taşıyor ve görevini yerine getiriyor. Onun hükmü bu. Böyle hüküm koyuluyor hakkında. Ama ceza gibi değil bu. Ödül gibi. Yapması gerekeni yerine getirdiği için mutlu. Huzurlu ama mağrur bir yandan da. Nasılsa bir şekilde beni arayacaksın der gibi.
Yollar bitse de insanın yolculuğu biter mi? Zannetmiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı