On Sekiz Koltuklu Pejo


Bizim minik bakkalımız var. İçinde çikolatalar, şekerler, çitozlar, kolalar... Hepsinden yemek, içmek istiyorum ama babam kızar diye korkuyorum. Babama soruyorum. Baba hepsini niye yiyemiyorum? Babam da diyor ki;... Çalış ye, sonra bir  daha çalış, bir daha ye, öyle daha çok zevk alırsın diyor. Ama ben çalışmadan yiyip içmek istiyorum. Bakkal bizim değil mi? Hem ben küçüğüm, ağbimler çalışsın ben yiyim, içiyim. Babamdan korktuğum için, istediğimi yiyemedim. Dışarı çıktım, ellerimi yere sürdüm, babamın yanına gidip, bak baba çalıştım şimdi yiyebilir miyim? dedim. Babam gülerek istediğini yiyebilirsin dedi. Çikolatayı yerken babam hala gülüyordu. Bizim bir de on sekiz koltuklu pejomuz var. Dedem bakkala bakarken, babam on sekiz koltuklu pejonun arkasında uyurdu. Ses çıkarmadan on sekiz koltuklu pejonun içine otururdum. Babamı uyurken izlemek hoşuma giderdi. On sekiz koltuklu pejo, babam ve ben... Yanımıza hanımeller ve küçüklerinden fanta birde kasette biri çok güzel şeyler söylüyordu. Baba kim bu ağbi? dedim. Barış Manço dedi. Çok sevdim bu ağbiyi dedim. On sekiz koltuklu pejomuza insanlar binmeye başladı. Niye biniyorsunuz ki? Ben ne güzel Barış ağbiyi dinliyordum. Fanta içip, hanımeller yiyordum, babam da bana gülüyordu. Kel bir ağbi var. Hep bana sataşıyor. Hırkamı alıyor,beni sinirlendiriyor. On sekiz koltuklu pejomuza binmesini istemiyorum. Kel olan adamları sevmiyorum. Yanıma oturan şişman bir ağbi var.Gelirken hep dondurma getiriyor. Babam, ben, ağbi ve dondurma. Şişman adamları seviyorum.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı