Racon
Raconun hüküm sürüp de arsızı uğursuzu terbiyeye secde ettirdiği topraklara destursuz girilmez, sayısız gözü kara delikanlının esamisini rüzgara salmış payitahtta bahtiyarlığa zeval getirmezlerdi. Racon sahipleri en kadim kitaplarda yazmayan, en mutaber hocaların anlatamadığı anlatsalar dahi gayrısının anlamayacağı nizamlar üzerine hüküm sürerler ve unutulurlardı. Rivayet odur ki; tesbih şakırtılarının nargile kokularına karıştığı mahallelerden bir mahallede girişinden çatısına doğru üzüm asması sarmış, içeri girip sağa dönüldüğü vakit duvarda “Her sabah besmele ile açılır dükkanımız, Selman-ı Farisi’dir pirimiz üstadımız.” yazan bir kahvede boynunda asılı muskası, beyaz mintanıyla belindeki kuşağında duran saldırmayla, omuzlarında kartalkanat gibi duran siyah ceketi ve püskülü yanda duran fesiyle; delikanlılığı ve efendiliği ile mahallesinde ün ve sevgisini salmış olan Kara Mehmet oturmaktaydı. Uzaklara dalmış bir şekilde aklında çocukluk aşkı Afife va...