Kafa Açacağı



Bu blogda bir şeyler yazmaya başlamadan önce hep merak ettiğim bir şey vardı; bu yazarlar böylesine etkileyici, hayretler içerisine düşürücü hikâye ve romanları nasıl yazabiliyorlar? Burada yazarken az da olsa anlamaya başladım nasıl bir çaba ve emek gerektirdiğini.  Ben günlük hayatımda iki kelimeyi bir araya getirirken zorlanıyorum bu adamlar neler yazıyor. O kafalarının içini hep açıp bakmak, biraz kelime çalmak isterdim oradan. Adamlar kelimelerle şaheserler yaratırken ben aynı kelimeleri birbiri ardına sıralayan bir kafa açacağına dönüştüğümü hissediyorum. Kendi kendime ''ulan yine mi aynı laflar'' demekten alıkoyamıyorum. Aslında yazıyorum yazmasına da derdimi açıklığa kavuşturamadığımdan tekrar siliyorum. Ne olur yani biraz ilham verseniz bana. Kafayı yemek üzereyim. Tam bir iki kelimeyi bir araya getirecek bir şeyler buldum derken tıkanıp kalıyorum. Bir kelime öteki kelimeleri kovuşturup duruyor. Ben burada kelime oyunu yapmaya çalışayım derken kelimeler beni oyun topuna çevirdi iyice. Otobüse binip derse giderken kulaklığımda çalan müziklerden bir iki kelime çalıp bir şeyler çıkartmaya çalışıyorum. Bu kelimeler yüzünden rüyalarım fantastik hikâye batağına dönüştü bir anda. Yazıya dökemediklerimi orada gerçekleştiriyorum. Bir nebze zihnim bir kapalı kutu gibi; içerde bir ton anlatmak istediği şey var da benden saklıyor. Kardeşim yabancı mıyız anlatsana derdini.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bahsetsem Ne Fayda

Karanlığa Kahkaha

Dünyanın En Tahmin Edilebilir Adamı