Mr. Holland’s Opus ve Bitmeyen Senfoni
Herhangi bir film üzerine bir yazı yazmayı düşünmedim hiçbir
zaman. Yahut herhangi bir meseleyi içerisinde insana dair bir duygu/düşünce
olmadan yazmayı dilemedim. Binlerce yıldır anlatılan hikâyelerde de anlatılmak
istenen şeyin insanın kendini değiştirebilir olduğunu düşünüyorum. Aşk mı,
zannetmiyorum ki herhangi bir meselenin temeli olsun. Aşk eğer bir insanı daha
iyi daha olgun bir insan kılmıyorsa zararlıdır. Bilgi mi, hayır. Bilgi insanı
daha farkında, daha şuurlu bir hale getirmiyorsa zararlıdır. Bu yüzden bu
yazıyı da filmin kendisini anlatmak yerine filmden ne anladığıma odaklı bir
şekilde yazmak istedim.
Film esasında tam bir eğitimci filmi. Sanıyorum ki bütün öğretmenler
bu filmi izlemiştir ya da yakın zamanda izleyecektir.
Tabii Sagopa Kajmer’in 56 Denklemli İntro’sunun girişindeki
diyaloğun yer aldığı bir film olması itibariyle daha önce izlemem gerekiyordu
diye düşündüm. Müziğe tutkulu olan bir adamın söylediği sözlerin müziğe tutkun
olduğum zamanlarda dikkatimi çekmemiş olması da oldukça ilginç.
Mr. Holland müzik öğretmeni. Öğretmenliği de beste
yapabilmek için kendisine vakit ayırabilecek bir mesaisi olduğunu düşündüğü
için tercih ediyor. Fakat işler beklediği gibi olmuyor tabii. Hep yapmak
istediği bir bestesi var. Hayatı boyunca peşini bırakmıyor. Özellikle bu
kısmıyla çok ilgilendim filmin. Neyi başarıp neyi başaramadığımızı bize konulan
hedefler doğrultusunda değerlendiriyoruz. O hedef zannettiğimiz şeyi
gerçekleştiremediğimizde de tümden başarısız sayıyoruz kendimizi. Hâlbuki
başarı zamana yayılmış olan şeydir. Uzun süreli devam edegelen şey. Belki her
akşam belli bir saatte hep aynı şeyi yapmak. Bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey
varsa o da asıl zor olanın her gün aynı şeyi yapmak olduğu.
Mr. Holland, senfonisini bitirememiş olabilir. Ama filmin
sonunda senfoni tanımını yeniden gözden geçiriyor ve başarılı olduğunu görüyor.
Sanırım mesele de burada yatıyor. Hayatımızdaki tanımları yeniden gözden
geçirmek.

Yorumlar
Yorum Gönder